Sayfalar

14 Kasım 2016 Pazartesi

Doğal Sese Ulaşmak

        Ses eğitiminin amaçlarından bahsettiğim olmuştu, fakat bugün önemli bir konuyu yazmayı ihmal ettiğimi farkettim; doğal ses...

        Doğal ses sizce nedir? Eğitimsiz bir ses mi? Eminim çoğunuzun aklında ilk canlanacak şey budur. Ben de size "doğal ses" derken benim ne anladığımı ve bunun neden önemli bir konu olduğunu aktarmak istiyorum.

        Sesimizi kullanmaya başladığımız ilk zamanlarda, yani doğduktan sonraki ilk aylarda aslında sesimizin en doğal haline sahip olduğumuzu söylemek yanlış olmaz. Sonrasında anlamsız sesler hecelere, ardından da ilk kelimelere dönüşür. Konuşmayı öğrenme sürecimizde neler olduğunu düşünelim.
Ebeveynlerimiz bizimle heceleyerek konuşurlar ve bazı kelimeleri tekrar tekrar söyleyerek öğrenmemizi sağlamaya çalışırlar. Etrafımızdaki dünyayı tüm duyularımızı kullanarak keşfederken beynimiz adeta bir sünger gibi tüm deneyimlerimizi kaydeder. Bu aşamada, konuşmayı öğrenme yolunda da tüm verileri hızla özümseriz. Özümsediğimiz bilgilere sadece ebeveynlerimizin ağzından çıkan kelimeler değil, onların seslerini kullanma biçimleri de dahildir.
Örneğin sesi çok kısık bir babamız varsa, o tınıyı da kendi sesimize geçirmemiz ve hatta aynı ses problemine hayatımızın geri kalanında sahip olmamız da mümkündür. Bölgelere göre değişen aksanı nasıl öğrendiğimizi ve İstanbul Türkçesi kullanmak için aksanı dönüştürmenin zorluğunu bir düşünün. Tıpkı bu aksan konusunda olduğu gibi, konuşmayı taklit ederek öğrendiğimiz büyüklerimizin seslerini kullanma şekilleri, ağırlıklı olarak kullandıkları rezonans bölgeleri de hızla kullanmayı öğrendiğimiz şeylerdir.
Bu durumda doğal sesimiz konuşmayı öğrenmeye başladığımız andan itibaren bozuluyor demektir.
Bebeklerde dikkat etmeniz gereken iki şey vardır; biri nasıl nefes aldıkları, ikincisi de günlerce ağlasalar dahi seslerinin asla kısılmaması.(Bazı hastalıklar neticesinde oluşabilecek ses kısıklıklarını buna dahil etmeyelim).
Nesilden nesile aktarılan ses kullanım şekilleri bazı renklilikler katsa da, özümüzde varolan gücümüzü bazen kaybetmemize sebep olmaktadır.
Bebekler nefes alırlarken karınlarının şiştiğini görebilirsiniz. Oysa yetişkin insanların ve hatta çocukların büyük kısmında nefesi gözlemlediğinizde, göğüs bölgelerinin şiştiğini farkedebilirsiniz.
Nefes terapisi bu nedenle hepimiz için çok büyük önem taşıyan yeni moda akımlardan biri. Her şeyde olduğu gibi burada da emin ellerde olmak gerek elbette.
Sesimizin doğallığını kaybetmemizin de, bebeklerin sahip oldukları sesi sağlıklı kullanma becerisini yok edebildiğini anlamış olmalısınız.
O halde özellikle de şarkıcılar için daha da elzem bir durum ortaya çıkıyor; doğal sese ulaşmak.

       Doğal sese ulaşmanın formülü her zaman şan dersi almaktan geçmiyor. Keza ben de doğal sesimi opera eğitimi ile yitirip geri kazanma yolunda bir çok teknik öğrenip, kendi mücadelemde edindiğim bazı bilgileri de ekleyerek yeni bir sistem oluşturmuş biriyim.
Opera eğitimi, ses ve nefes kullanımı ile ilgili hayati önemde bilgiler içerir. Ancak bu biraz vücut geliştirmeye benzer. Bir opera sanatçısını vücut geliştirme sporu yapan birine benzetebiliriz. Amaç neredeyse sınırları zorlamak, maksimuma ulaşmak gibidir. Bu yüzden opera eğitimi ses eğitiminde, bu sporcuların hedeflediği noktayı yakalamak için çalışmaya çok benzer. Ses eğitimi her şekilde spor gibi olsa da, sadece sağlıklı kasları olan bir bedeni amaçlamak ile vücut geliştirme şampiyonu olmayı istemek arasında epey büyük fark vardır.
Peki diğer dallarda şarkı söyleyen insanlar ne yapacak? (Üstte belirttiğim sadece sağlıklı kasları olan bir bedeni isteyenler).  İşte burada mix voice tekniğinin ve doğru, ama operadaki kadar büyük olmayan doğal nefes kullanımının önemi devreye giriyor.
Şarkıcılara baktığımızda da stil olarak aşırı çalışılmış duran ve bazı müzik eleştirmenlerimizin deyimleriyle "steril" duyulan sesler, sadece belli bir kesimin ilgisini çekmektedir. Duygusunu sesine yansıtabilen şarkıcı her şekilde başarılıdır. Fakat bunu yaparken teknik bilgi kullanmayacağız diye bir şey yoktur.
Çünkü yukarıda anlattığım gibi zamanla doğal sesimizden nasıl uzaklaşıyorsak, şarkıcılık yolunda da istediğimiz duyguyu ve rengi yakalayabilmek adına bazen kendimizce formüller buluruz. Bu da sesimizi daha doğal kullanmamızı gerçekte engeller.
Burada harfleri konumlandırdığımız pozisyonlar, dilimizin aldığı şekil, dudaklarımız ve tabii zorlanacağımızı hissettiğimiz seslerde sesimizi hapsettiğimiz belli rezonatör bölgeler sözkonusudur.,
İşte bunlardan arınmak, sesin doğal bir şekilde akıp gitmesine engel olan alışkanlık bariyerlerini yıkmak ile; kısacası doğru bir ses eğitimi ile mümkündür. Bir kez doğal gücünüzü yakaladığınızda, artık sesiniz ile yapabileceğiniz şeyler tamamen kişisel zevkleriniz ile şekillenebilir. Fakat steril hissedilmeyen, teknik diye bağırmayan ve elbette sağlığını her şekilde koruyabilen bir sestir bu.

      Sesiniz ruhunuzdur, sizin özünüzdür. Onu fabrika ayarlarına döndürmek de sizi özünüze döndürür. :) Bebeklere, kuşlara, kedilere ve gecenin bir vakti uluyan sokak köpeklerine bakın. Dünyayı keşfederken, gerçekte sahip olduğunuz yüce bilgiyi unuttunuz. O her zaman etrafımızdadır ve ses eğitimi de asla sadece ses eğitimi değildir.

       Sevgiyle.
     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.