Sayfalar

22 Ağustos 2014 Cuma

Olcay Tanberken ile röportaj

Sevgili Olcay Tanberken'e verdiğim röportaj

http://dikkatmuzik.com/2013/11/12/roportaj-aylin-tasar/



Müzik dünyamız yeni ve genç seslere merhaba demeyi sürdürürken vokal ve şan konusunda eğitimin önemi her geçen gün artıyor ve gerekliliği tartışılmaz hale geliyor. Hal böyle olunca piyasada ün yapmış pek çok sesin ne aşamalardan geçtiği kadar bu işe soyunan yeni sesleri de ne gibi eğitimlerin beklediğini (ya da beklemesi gerektiğini) bu işin profesyonellerinden birine danışmaya karar vererek bugüne dek pek çok popüler isimle çalışmış ses eğitmeni Aylin Taşar’ın kapısını çaldık. Taşar, 15 yıla yaklaşan eğitmenlik sürecinin getirdiği tecrübeyle “vokal” konusunun püf noktaları ve tüm ayrıntılarıyla ilgili merak ettiklerimizi DikkatMüzik!’le paylaştı:
- Profesyonel olarak şan eğitmenliği ve vokal koçluğu yapmaya ne zaman karar verdiniz? Müzikal eğitiminizden biraz bahseder misiniz?
aylin_tasar- 2000 yılı itibariyle özel ders vermeye başladım. Eğitimimi kullanarak yapabileceğim şeylerden biriydi, ancak zamanla bundan çok keyif aldım ve teknik bilgimi geliştirerek pop şarkıcılarına özel bir sistem geliştirdim. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı’nda Opera eğitimi aldım. Fakat opera eğitimi bu işi yapmamda temel ses geliştirme teknikleri açısından faydalı olmuştur, yaptığım şey diğer şan hocalarının yaptığı ile kesinlikle aynı değil. Bu da eğitimim haricinde araştırmalarım ve deneyimler ile kendi metodumu şekillendirmiş olmamdan kaynaklanıyor.
- Bugüne dek kimlerle çalıştınız? Vokal koçu ile çalışmayı kimler daha çok istiyor? (Sadece albüm için mi yoksa albüm bittikten sonra da eğitime devam edenler var mı, vs..)
fotoğraf 2- Ajda Pekkan en uzun süreli çalıştığım isim. Onun dışında Hande Yener, Bengü ve kısa dönem Sinan Akçıl, Gülben Ergen,Semra San, Yusuf Çim, ve şu an aklıma gelmeyen bir çok isim… Halihazırda çalıştığım Mavi yeni albümü ile yakında karşınızda olacak. Özellikle ünlü ve çok aktif isimlerle uzun süre çalışmak mümkün olmuyor. Genelde bir süre çalışıp uzun aralar veriyorlar. Bu konuda tek istisna Ajda Hanım’dır. O hem albüm çalışmalarında, hem konser zamanları, hem turnelerde çalışmaya devam etmiştir. Yaklaşık üç sene boyunca bunu bu şekilde sürdürdü. Diğerleri ile dönemsel çalışmalar yaptım. Bazen de sadece albüm çalışmaları sırasında vokal koçluğu yapıyorum. Bu da kesinlikle üzerinde durulması gereken başka bir konu. Vokal Koçu, stüdyo sürecinde çok ciddi bir öneme sahiptir, orada her hatayı, her entonasyon bozukluğunu, ve yorum konusunda çıkan zorlukları düzeltmek benim görevim. Bir nevi şarkıcının stüdyo stresini azaltan ve şarkı edit sürecini de kısaltan faktörüm orada. Bir çok vokal koçu benim kadar detaylı ve titiz bir çalışma yapmaz. Onlar daha çok motive etme amacı taşıyorlar ve bu bana göre tek başına bir iş bile değil. Hatta çok amatörce bir bakış açısı. Stüdyo sürecini seviyorum ve ortaya çıkan şeyde payım olduğunu bilmekten de çok keyif alıyorum. Fakat elbette benim tercihim beraber uzun süre ve düzenli yol almak. Hem stüdyo öncesinde, hem stüdyo sürecinde, hem de sonrasında… Böyle olunca herşey kusursuz hale geliyor.
- Sizinle çalışmak isteyen herkesle çalışır mısınız yoksa bazı kriterleriniz var mı? Eğitim hangi bölümlerden oluşuyor?
- Benim için önemli olan karşımda hedefi olan ve müzik kulağı ve şarkıcılık zevki olan biri olması. Hedef olmayınca çalışmanın motivasyonu düşüyor, tabii karşı taraf için. Motivasyonu sağlayan şey hedef olmasına bağlıdır. Hobi amaçlı çalışmaları genelde kabul etmiyorum, şan eğitimi hobi olamayacak kadar disiplin ve odaklanma isteyen, aynı zamanda uzun süre tekdüze giden birşeydir. Kısa sürede iyi bir sonuç almak mümkün değildir ve bu nedenle bir hedef olmadığı zaman çalışan kişi için sıkıcı ve anlamsız hale gelme riski vardır. Eğitimin bölümleri olduğunu söyleyemem. Ses ve nefes kullanımı ile alakalı egzersizler ve pop, rock veya herhangi tür günümüz müziklerini seslendiren şarkıcılar için mix voice olarak bilinen ses kullanımı ve konuşma seviyesinde şarkıcılık teknikleri önemlidir. Bunları yerleştirmeye çalışırız ve ardından sahnede söylediği şarkılar veya albümde seslendireceği şarkıların çalışılması gerekir. Bu oldukça detaylı bir çalışmadır. Yol hep bu şekilde devam eder, ancak tuğlaların üst üste koyulması gibi, bir temel oluştuktan sonra yapılabilecekler de arttığı için, halledilen sorunlarla uğraşma kısmı sona erer ve yeni hedefler belirlenir. Yani bu süreçte, kişinin bir hedefi vardır ve o hedefe giden yolda da beraber bir çok küçük hedefi gerçekleştirip, sonraki küçük hedeflere doğru ilerleriz. Genel tablo bizi büyük hedefe ulaştırır.
- Bugüne dek çalıştığınız isimler arasında sizi en çok heyecanlandıran kim(ler) oldu?
fotoğraf 1- Her isim benim için yeni bir heyecandır. Ünlü olup olmaması farketmez. Şimdiye kadar kimseyi kimseden farklı görmedim, Ajda Pekkan’a gösterdiğim özeni, no name birine de gösteririm. İnsan insandır ve bana gelmişse ben ona en iyisini sunmak zorundayım. Bu söylediklerim bazılarına samimi gelmeyebilir, ancak beni tanıyanlar bilir ki, ben ünlü insanların diğerlerinden daha önemli olduğunu asla düşünmedim ve düşünmem de. Onlar benimle çalışmak konusunda heyecanlanmış olabilirler ama… :) Çünkü ünlü bir isim için ses konusu sanatçı egolarıyla direkt bağlantılıdır ve ilk başta bu konuda özgüvenlerini yıkmamdan endişe ettiklerini biliyorum. :)
- Birlikte çalıştıklarınız arasında sizi hiç hayal kırıklığına uğratan(lar) oldu mu?
- Hayal kırıklığı beraber çalışmamız konusunda değil de, insani vasıflarla alakalı olmuştur. Bu profesyonel çalışmamız konusunda bir engel veya sorun teşkil etmez elbette.
- Müzik dünyasında ses yapmış ve popüler olmayı başarmış isimler arasında yorumunu ve vokal kullanımını hatalı bulduklarınız var mı? Ne gibi hatalar en sık rastladıklarınız oluyor?
fotoğraf 3- Bu çok tartışmalı bir konu. Hata değil ama zevksiz şeyler var tabii. Sesini kullanma şekli her tekniğe ve genel beğeniye aykırı dahi olsa, hatta sesini katledercesine şarkı da söylese önemli olan şarkıcının tarz sahibi olmasıdır. Tarz varsa şarkıcı başarılıdır. Ses sağlığını bir süre sonra kaybedebilecek çok isim var ama bunlardan bazıları epey keyifli şeyler yapıyorlar. Belki tarz kaybedeceğim korkusuyla ses konusunda bir çalışma yapmayı reddedenler var, ancak böyle biri bana geldiğinde normal bir şan hocasıyla karşı karşıya olmadığını anlıyor. :) Sesini perişan etmeden de tarzını sürdürmenin yolları var çünkü, ben bunu yapmaya çalışıyorum. Klasik bir şan hocası tavrı koyup insanların şarkıcılık zevklerini yok edip, tertemiz ama manasız bir sonuç almak benim tercihim değil. O nedenle çok eleştirilen bazı isimlere bile olumlu bakıyorum. Bu bir gelişmedir. Türkiye yeni müziklere, yeni seslere, farklı olana açık bir ülke olduğunu göstermeye başlamıştır. Farklılıklar arttıkça yeni tatlar, yeni yaratımlar ortaya çıkar. Her müzik varolsun… Gerçekten kötü olanı herkes ayırdediyor zaten, ne kadar çok, o kadar iyi… Kötüler de varolsun ki iyileri ayıklayan kulaklar artsın.
microphone-music_118509- Son 10 yılda popüler kültürümüzde çok sayıda müzik yarışması yer aldı ancak bunların içinden neredeyse yok denecek kadar az isim çıktı. Bunu neye bağlıyorsunuz? 
- Müzik yarışmaları bazı insanların yeteneklerini, seslerini insanlara duyurmanın tek yolu şu an. Müzik piyasası ile bir bağınız yoksa, kendinizi kime ve nasıl dinleteceksiniz? Benim de çalıştığım çok sayıda insan var; prodüktörlere ulaşmaya çalışan. Harika şarkılar yapıyorlar, içlerinde aranjesini bile kendi kendine ve gayet başarılı şekilde yapanları var. Prodüktörün tavrı şu oluyor: “elimde şu isim var, bu var, bu var, sana ihtiyacım yok”… Bu özetle bu şekilde şu an. Korkunç bir yetenek harcaması yaşıyoruz. Prodüksiyon şirketleri yeni isimlere asla prim vermiyor. Bir şekilde adlarını duyurmuş olmaları, ilgi çekecek birşey başarmış olmaları gerekiyor. Bütçe diye birşey yok… Ama paranız varsa albümünüzü yaparsınız. Yarışmalar ise vasat bir düzey için tamamen yok edici birşey. Çok iyi olmanız lazım ki yarışma yoluyla dikkat çekmeniz mümkün olsun. Yarışmalarda jüri olarak bulunan isimlerin biraz daha idealist olmaları harika olurdu ama maalesef öyle olmuyor. Bunu sadece bir yarışma olarak görmemeleri lazım, zamanında kendilerine de birileri bir fırsat vermeseydi onları tanıyor olmayacaktık. Şimdi bu yarışmalar da genç ve yetenekli isimlere şans vermenin bir başka yoludur. Bu şekilde düşünülürse, yarışmaların bazı insanlara yeni yollar açması da mümkün olabilir. Benim Akademi Türkiye’de çalıştığım dönem, o yarışmada her detay düşünüldüğü ve gayet profesyonel isimler hoca olarak seçilmiş olduğu için çok başkaydı. Ama rating ve kanal politikaları yarışmanın parlamasına mani oldu. Dolayısıyla o yarışmada derece alıp bir sıçrama yapan olamadı… Acı ama gerçek.
- Hiç eğitim almadan yola çıkan ve buna rağmen başarılı olan, bir şekilde ses getiren isimler var. Eğitimsiz de bu iş mümkündür diyenlerden misiniz?
– Elbette mümkündür ama “daha iyisini yapmalıyım, kendimi geliştirmeliyim” şeklinde bir düşünce tarzıyla başarıyı artırmak ve daha kalıcı hale getirmek de mümkündür. Basit bir örnek vermek istiyorum. Çalıştığım bir çok insan, kendi şarkılarını yapan yetenekli şarkıcılar. Ve sesleri ile alakalı gelişme kaydedip, bu konuda özgüvenleri arttıkça, yaptıkları şarkılar da hem ses kullanımı açısından, hem müzikal açıdan daha cesur ve zevkli hale gelmiştir. Sesiniz ne kadarına elveriyorsa, yaptığınız şarkılar da onu yansıtacak şekilde ortaya çıkacaktır…
- Gerek Türkiye’de gerekse dünyada müziğin dinleniş ve satış şekli değişti. İnsanlar artık fiziksel olarak albüm almaktan kaçıyorlar. Bütün bunlar üretim sürecini de etkiliyor. Bu anlamda popüler müzikte nasıl bir gelecek görüyorsunuz? Müzisyenler, prodüktörler ve müzik şirketleri albüm yapmaya devam mı etmeli yoksa yeni yöntemler mi geliştirmeli?
- Yeni yöntemler şart görünüyor. İnternet müzik sektörü için kesin olarak çözülmesi gereken bir mevzudur ve zamanla çözümün şekilleneceğini düşünüyorum. Fakat satmasa da önemli değil; eğer bir albümünüz yoksa, sahneye çıkmanız da imkansız hale geliyor.Bu kısırdöngüdür.
- Müzik basını diye de bir şey kalmadı. Müzik kanalları ve radyolar aynı kısır döngüyle zaten popüler olmuş isimler üzerinden yayınlarını sürdürmekte kararlı gözüküyor. Yeni isimler ve alternatif seslerin kendilerine yeteri kadar mecra bulamadıkları fikrine katılıyor musunuz? Bu anlamda müzik bloglarına nasıl yaklaşıyorsunuz?
- Genel olarak özgür basın var mı? Belki asıl sorun budur. Özgür olmayan alanda gelişme durur, gerileme başlar. O yüzden bloglar kesin olarak çok önemli. Ne kadar çok konuşursak, o kadar iyi. Fakat Twitter da başlı başına bir eleştiri mecrası şu an. Herkes eleştirmen oldu artık. Ancak orada yazarken çok ağır hakaretler ve aşağılamalar kullanarak şarkıcılara yazanların cidden insani olarak bazı değerleri gözden geçirmeleri gerekiyor. Eleştirmek ve hakaret etmek birbirinden farklı şeyler. Bloglar ise özgür ve güçlü olmanın iyi bir yolu. Çok sayıda blog yazarı fenomen haline gelmiş durumda zaten. Müzik konusundaki blogların, yeni isimleri ortaya çıkarmak ve piyasada dediğiniz gibi radyo ve kanalların sürekli tercih ettikleri isimlerin de sağlıklı şekilde eleştirilmeleri açısından önemi büyük. Elbette aralarında iyi ve bilgili olanların ayıklanıp takip edilmesi lazım…
aylintasar2
Favorim: Dikkat Müzik! :)
- Sizinle çalışmak isteyenler size nasıl ulaşabilirler?
Genelde beni arayan bulur:) Bu arada benim de bir blogum var, onu takip edebilirler: http://aylintasar.blogspot.com/
Bunun dışında her türlü soruyu cevaplamaya çalıştığım ve blog yazılarımı da paylaştığım bir Facebook sayfam var, buradan herkes yazabilir:
https://www.facebook.com/pages/Ses-E%C4%9Fitmeni-%C5%9Ean-E%C4%9Fitmeni-Vokal-Ko%C3%A7u-Aylin-Ta%C5%9Far/185789024784600
-DikkatMüzik!in sorularını yanıtladığınız için teşekkürler:)
- Benim için zevkti, herkese sevgiler…
Röportaj: Olcay Tanberken (DikkatMüzik!)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Not: Yalnızca bu blogun üyesi yorum gönderebilir.